okuyorsunuz...
Doviz Kuru Riski, Reel Sektor

Çevrimden Kaynaklanan Döviz Kuru Riski


Şirketler farklı döviz kuru riskleri ile karşı karşıya kalmaktadırlar. İşlem riskinin (transactional risk) hedge edilmesi konusunda şirketler arasında genel bir konsensüs bulunmasına karşılık, çevrim riskinin (translational risk) hedge edilmesi konusunda farklı görüşler mevcuttur. Çevrim riskinin hedge edilmesi veya edilmemesi gerektiği konusunda farklı görüşlere sahip olan kişiler ve kurumların, bu makalede de değineceğimiz, öne sürdükleri bir takım argümanları bulunmaktadır. Bahsedeceğimiz bu somut argümanların yanında, söz konusu riskin hedge edilip edilmemesi konusunda karar verilirken, riskin hedge edilmesi ile oluşacak maliyet ve olası sonuçlar ile hedge edilmesinden dolayı elde edilecek kazanç ve faydanın doğru şekilde karşılaştırılması gerekmektedir.

Çevrim riski, bilançodaki farklı para birimine ait aktif ve pasiflerin konsolidasyon sırasında ana şirketin raporlama para birimine çevrilmesi ile oluşan risktir. Dolayısıyla nakit akışı yaratmayan muhasebe kaynaklı kayıp ve kazancı ifade etmektedir.

Çevrim Sırasında Oluşacak Kur Farkı Kar/Zararının Finansal Tablolara Yansıtılması:

Yurt dışı yatırımın ana şirket ile olan ilişkisi ve fonksiyonel para birimi, farklı metodların kullanılmasına ve sonuçların finansal tablolara farklı şekilde yansıtılmasına neden olmaktadır. Genel olarak konsolidasyon sırasında iki yöntem kullanılmaktadır;

  • Geçici yöntem (temporal method)
  • Cari yöntem (current method)

Geçici yöntem, ana şirket ile yurt dışındaki şirketin arasındaki ilişkinin yakın olması ve yurt dışındaki şirketin adeta ana şirketin bir kolu gibi hareket etmesi durumda kullanılan yöntemdir. Bu durumda yurt dışındaki şirketin fonksiyonel para birimi ana şirketin fonksiyonel para birimi ile aynıdır. Bu yöntem ile;

  • Tüm parasal hesaplar (nakit, alacak ve borçlar gibi) raporlama günündeki döviz kurundan,
  • Stoklar, sabit varlıklar gibi parasal olmayan hesaplar tarihsel kurdan,
  • Kar ve zarar hesapları ise işlemin gerçekleştiği tarihteki kurdan veya raporlama dönemindeki ortalama kurdan çevrilecektir.
  • Çevrim sırasında oluşacak kayıp kazançlar ilgili raporlama dönemindeki Kar/Zarar tablosuna yansıtılacaktır.

Cari yöntem, yurt dışındaki şirketin adeta bağımsız bir şirket gibi davranması ve bulunduğu ülkedeki para biriminin söz konusu şirketin fonksiyonel para birimi olması durumda kullanılan yöntemdir. Bu yöntem ile;

  • Tüm aktif ve pasif kalemleri raporlama günündeki kurdan
  • Sermaye hesabı tarihsel kurdan
  • Kar ve zarar hesapları ise işlemin gerçekleştiği tarihteki kurdan veya raporlama dönemindeki ortalama kurdan çevrilecektir.
  • Çevrim sırasında oluşacak kayıp kazançlar ilgili raporlama dönemindeki konsolide bilançoda özkaynakların altında ayrı bir hesapta yansıtılmaktadır.

Sene başında 500 EUR’luk yurt dışı yatırımı bulunan ana şirketin geçici yöntem altında konsolidasyon ile oluşacak kur farkı kar/zararı aşağıdaki tabloda gösterilmektedir. Sene başında 1 EUR’nun 1 USD olduğu ve sene sonunda kurun 1.5 olduğu varsayımı altında, yut dışı şirketinin toplam parasal hesap değerleri 200-100-400=-300 EUR’dur. Bu durumda sene sonunda oluşan kur farkı zararı 300*(1.5-1)=150 ABD doları olacaktır.

Eğer söz konusu konsolidasyon cari yöntem kullanılarak yapılır ise, yurt dışı şirketin tüm aktif ve pasif kalemlerinin cari kurdan çevrilmesi gerekecektir. Bu durumda net aktif değeri tablodan da görüleceği üzere 500 EUR olacak ve kur farkı karı 500*(1.5-1)=250 olacaktır.

Görüldüğü üzere risk tutarını geçici yöntemde parasal kalemler, cari yöntemde ise net aktif değeri oluşturmaktadır. Kabaca konuşmak gerekirse, bir çok şirketin parasal yükümlülüğü parasal aktiflerinden daha büyüktür. Diğer yandan gene bir çok şirketin net aktif değeri pozitiftir. Bu durumda EUR’nun yurt dışındaki şirketin bulunduğu para birimi, ABD dolarının ise ana şirketin raporlama para birimi olduğu düşünülürse, EUR’nun ABD dolarına karşı değer kazanması geçici yöntem kullanan şirketlerin kur farkı zararı, cari yöntem kullanan şirketlerin ise kur farkı geliri yazmalarına neden olacaktır.

Gene belirtmek gerekir ki söz konusu kur farkı kar/zararı, geçici yöntem kullanan şirketlerin Kar/Zarar tablolarında, cari yöntem kullanan şirketlerin ise bilançoda özkaynak hesaplarında yansıtılmaktadır. Dolayısıyla farklı şekilde muhasebeleştirilmeleri çevrim riskinin hedge edilip edilmemesi kararında dikkate alınacak bir argüman olarak karşımıza çıkmaktadır.

Çevrim Riski Hedge Edilmeli mi?

Şirketlerin çevrim riskinin hedge edilmemesi ile ilgili olarak öne sürdükleri argümanlar aşağıdaki gibidir:

  • Cari yöntem ile konsolidasyon gerçekleştirilir ise kur farkı zararı gelir tablosunda yansıtılmayacak ve dolayısıyla P&L’de herhangi bir oynaklık sergilenmeyecektir. Ancak ve ancak yurt dışı yatırımın elden çıkarılması durumunda söz konusu kur farkı kar/zararı gelir tablosuna geçirilmektedir. Bu durumda sadece özkaynak kaleminin oynaklık sergilemesi bazı şirketler açısından ikincil derecede önemlidir. Dolayısıyla bu gibi şirketler için çevrim riski hedge edilmemektedir.
  • İster cari yöntem isterse geçici yöntem kullanılsın, başka bir ifade ile kur farkı zararı ister bilançoda özkaynak hesabına isterse de gelir tablosuna yansıtılsın, her iki durumda da oluşacak kur farkı zararı her hangi bir nakit akışı oluşturmamaktadır. Bu durumda nakit akışı oluşturmayan bir risk, nakit akışı oluşturan yöntemler ile hedge edilir ise söz konusu durum ileride şirketi likidite riski ile karşı karşıya bırakacaktır. Örneğin söz konusu riski forward türev enstrümanı ile hedge etmek isteyen bir şirket sene sonunda ilgili türev ürününden dolayı büyük miktarda nakit çıkışına maruz kalabilir. Bu durum, şirketi yükümlülüğünü yerine getirememe (bankruptcy risk) riski ile karşı karşıya bırakabilir.

Diğer taraftan şirketlerin çevrim riskinin hedge edilmesi ile ilgili olarak öne sürdükleri argümanlar aşağıdaki gibidir:

  • Özellikle para birimi istikrarlı olmayan gelişmekte olan veya az gelişmiş ekonomilerde yatırımı bulunan şirketler, net yatırım değerinin büyük miktarda kaybedilmesi korkusu ile karşı karşıya kalabilmektedir. Bu korku şirketleri genellikle söz konusu riskleri hedge etmeye yöneltmektedir.
  • Cari yöntem kullanarak konsolidasyon gerçekleştiren şirket, bir iki yıl içerisinde söz konusu yatırımı elden çıkarma planları yapar ise, söz konusu birikmiş kur farkı zararı gelir tablosuna geçirilecektir. Bu durumda gelir tablosunda istenmeyen kayıplar oluşacak ve şirketi kar hedefinden uzaklaştıracaktır. Bu durumda şirket söz konusu çevrim riskini hedge etmek isteyebilir.
  • Bazı durumlarda şirketler, içinde özkaynak hesabının bulunduğu finansal rasyoların istikrarı için çevrim riskini hedge etmek isteyebilmektedir. Söz konusu finansal rasyoların istikrarı, şirketin kredi riskinin değerlendirilmesi açısından önem arz edebilmektedir. Bunun yanında kullanılan bazı uzun vadeli kredilerin finansal kovenantlarında özkaynak kaleminin yer aldığı kaldıraç rasyoları için sınırlamalar getirilmektedir. Eğer söz konusu rasyolar, hedeflenenin altında veya rasyonun çeşidine göre üstünde olur ise kredi sözleşmesinin ihlali söz konusu olmaktadır. Bu gibi risklerden korunmak için kredi kullanan şirket gerektiğinde çevrim riskini hedge etmek isteyebilmektedir.
  • Yukarıda hedge edilmemesi için öne sürülen nakit akış dengesizlikleri ve sonucunda likidite ve batma risklerinin gündeme gelebilecek olması argümanı bazı yöntemler kullanılır ise çürütülebilmektedir. Eğer şirketin yurt dışı yatırımının bulunduğu ülkenin para biriminden borçlanmak ucuz ise (low yield interest rate) ve aynı zamanda şirketin borçlanma gereksinimi var ise söz konusu yatırım aynı para biriminden borçlanarak finanse edilebilir. Bu şekilde gerçekleştirilen borçlanma şirketin çevrim riskini hedge etmesini de sağlamaktadır. Eğer kur düşer ise çevrim farkından dolayı oluşacak kayıp borçlanma maliyetinin azalması ile telafi edilecektir.
  • Eğer borçlanma ihtiyacı yok ise ve çevrim riski nakit akış dengesizliği yaratılmadan hedge edilmek isteniyorsa, opsiyon türev ürünleri tercih edilebilir. Bu durumda şirket söz konusu riski baştan ödeyeceği belirli bir maliyet (opsiyon primi) ile hedge etmiş olacaktır. Eğer risk gerçekleşir ise opsiyon hakkı kullanılacak (exercise) ve kur farkından dolayı oluşacak kayıp opsiyondan elde edilecek gelir ile telafi edilecektir. Tersi durumda ise opsiyon hakkı kullanılmayacak, kur farkı geliri elde edilecek ve opsiyon primi maliyet olarak finansal tablolara yansıtılacaktır.

Hedge edilip edilmeme kararları görüleceği üzere yatırımın bulunduğu ülke ekonomisinden şirketin uzun vadeli faaliyet planlarına, konsolidasyon yöntemlerinden şirketin likidite durumuna kadar bir çok faktörden etkilenmektedir. Bu durumda şirketin yapması gereken içinde bulunduğu koşulları ve her iki senaryoda olası kayıp ve kazançları analiz ederek söz konusu kritik kararı vermesidir.

About Gunes Sari

Güneş Sarı, 2007 yılından itibaren Finansal kuruluşlarda Basel II, kredi riski, ve piyasa riski; finansal olmayan kuruluşlarda döviz kuru riski, faiz riski, emtia ve likidite riski konularını içeren çeşitli danışmanlık projelerinde görev almaktadır. Lisans diplomasını Yıldız Teknik Üniversitesi Iktisat Falkütesinde ekonomi alanında alan Güneş, yüksek lisans ögrenimini İsveç Goteborg Üniversitesinde Finans ve Endüstri Ekonomisi alanında tamamlamıştır. Güneş, PwC Amsterdam ofisinde finansal risk yonetimi alaninda çalışma hayatini surdurmektedir. Finansal risk yönetimi üzerine uzmanlığı bulunan Güneş, GARP (Global Association of Risk Professionals) tarafından verilen FRM (Financial Risk Management) sertifikasına sahiptir.

Tartışma

Trackbacks/Pingbacks

  1. Geri bildirim: Şirketlerde Döviz Kuru Riskleri « finansal risk yönetimi - Mart 7, 2012

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

Tum Yazilarim

%d blogcu bunu beğendi: