okuyorsunuz...
Faiz Orani Riski, Reel Sektor

Borçlanma Stratejisi, Döviz Kuru Riski ve Portföy Yaklaşımı


Şirketler borçlanma yönetimi ile ilgili genel olarak iki yanlış uygulama benimsemektedirler. Birinci yanlış uygulama, şirketlerin genellikle borca konu olan yabancı para birimi cinsinden kredi kullanmak istemeleri,  ikinci yanlış uygulama ise faiz oranı en düşük olan para biriminden borçlanmaya gidilmesi ve bu şekilde borçlanma maliyetini en aza indirme düşüncesidir. Sabit/değişken hedeflemesi dışında bir diğer üzerinde stratejik olarak karar verilmesi gereken konu, borçlanma portföyünün döviz dağılımı olmalıdır. Hangi tarz kredinin kullanılması konusunda karar verici kıstas sadece ilgili döviz cinsindeki faiz oranlarının seviyesi olmamalıdır. Borçlanma portföyünde dengeli bir döviz cinsi dağılımına, şirketin gelecek bir yıl içerisindeki nakit akış bilgisi, mevcut döviz pozisyonu ve ilgili döviz cinsindeki gerekli olan işletme sermayesi bilgileri yardımıyla karar verilmelidir.

Genellikle şirketler farklı döviz kurundan olan borçlar için aynı döviz kurundan kredi çekerek karşılamak istemektedir. Şirketin maliyetini oluşturan para biriminden (örneğimizdeki USD gibi) çekilen krediler her ne kadar şirketin faaliyetlerinden kaynaklanan kur riskini en aza indirecek olsa da; mevcut kur riski, faaliyetlerden kaynaklanan (örn. ticari borçlar) nakit akışları üzerinden finansmandan kaynaklanan (örn. banka borçları) nakit akışları üzerine taşınacaktır.

Şirketin nakit akışlarının maruz kaldığı para birimleri ile borçlanmaya konu olan para birimleri arasındaki korelasyon önem arz etmektedir. Şirketin eğer EUR cinsinden geliri var ise yapılabilecek en iyi uygulamalardan bir tanesi de faiz oranı seviyelerine bakılarak piyasada mevcut olan ve EUR ile pozitif korelasyona sahip para birimi cinsinden borçlanmak olacaktır. Yukarıdaki tabloda da görüldüğü gibi farklı yönlerdeki ( borç ve gelir gibi) pozisyonlar arasındaki korelasyon arttıkça risk en aza inmektedir. Görüleceği üzere korelasyonun maksimum olduğu noktada risk minimumdur. Riskin minimum olduğu noktadaki borçlanma yöntemi gelire konu olan para biriminden yani EUR para birimi cinsinden borçlanmanın gerçekleştirilmesidir.

Örneğin herhangi bir şirketin bir yıllık nakit akışı planlanmış ve EUR para biriminde net nakit fazlası, USD para birimi cinsinden de net nakit çıkışı olacağı varsayılmıştır. Yapılan analiz sonrasında nette bir nakit açığı var ve işletme sermayesi kredisi çekilecek ise, öncelikle EUR cinsinden kredinin çekilmesi tercih edilebilir. Çekilen kredi spot kurdan USD para birimine çevrilebilir, vadeye kadar mevduatta değerlendirilir ve ilgili döviz cinsinden gerekli olan nakit açığı vadesinde kapatılabilir. EUR para birimi cinsinden gelirler ile de kredinin geri ödemesi gerçekleştirilebilir.  Bu şekilde hem nakit akış planlaması ile çekilecek olan kredinin vadesi, anaparası ve döviz cinsi belirlenecek hem de faaliyetlerden kaynaklanan kur riski en aza indirilmiş olunacaktır.

Diğer yanlış uygulama ise şirketin sadece faiz oranı düşük olan bir döviz cinsinden krediyi almak istemesidir. Şirket her ne kadar faiz oranının düşüklüğü sebebiyle borçlanma maliyeti en aza indirmiş olsa da bu yöntem ile ileride kredinin geri ödemesi sırasında nakit gelirlerin ilgili krediye konu olan para birimine çevrilmesinden dolayı kur riskine maruz kalacaktır. Kurdaki beklenmeyen hareketler, her ne kadar faiz seviyesi çok düşük olsa da şirketi beklenmeyen ve önlenemez bir borç yükü altında bırakabilmektedir. Bu tarz bir borçlanma stratejisi aynı zamanda aktif döviz kuru riski yönetimini zorunlu kılmaktadır. Yapılması gereken yabancı para birimi cinsinden nakit akışının hedge edilmesidir. Bu şekilde döviz kuru riski borçlanma maliyetini değiştirmeyecek ve şirketi beklenmedik zararlara uğratmayacaktır.

Sadece bir değişkene bakarak karar vermek ileride meydana gelebilecek kur ve faiz oranı riskini arttırabilmektedir. Dolayısıyla herhangi bir şirketin borçlanma portföyünün döviz cinsi dağılımını; ilgili şirketin nakit akışlarını oluşturan para biriminin dağılımı, ilgili finansmanın maliyetine konu olan faiz oranı seviyeleri, ve borçlanmaya konu olan para birimi cinsi ve gelirlere konu olan para birimleri arasındaki korelasyon ilişkisi belirleyecektir.

Bu makalede hiçbir şekilde değinilmeyen konu ise faiz oranları ile döviz kurları arasındaki ilişkinin borçlanma portföyünü nasıl etkilediğidir. Bu durumda birden fazla para birimi cinsinden gelirleri olan bir şirketin kapsamlı bir portföy yaklaşımı kullanarak (VaR veya CFaR modeli gibi) döviz kuru ve faiz oranı risklerini en aza indirecek döviz kuru ve faiz cinsi dağılımını belirlemesi gerekecektir.

About Gunes Sari

Güneş Sarı, 2007 yılından itibaren Finansal kuruluşlarda Basel II, kredi riski, ve piyasa riski; finansal olmayan kuruluşlarda döviz kuru riski, faiz riski, emtia ve likidite riski konularını içeren çeşitli danışmanlık projelerinde görev almaktadır. Lisans diplomasını Yıldız Teknik Üniversitesi Iktisat Falkütesinde ekonomi alanında alan Güneş, yüksek lisans ögrenimini İsveç Goteborg Üniversitesinde Finans ve Endüstri Ekonomisi alanında tamamlamıştır. Güneş, PwC Amsterdam ofisinde finansal risk yonetimi alaninda çalışma hayatini surdurmektedir. Finansal risk yönetimi üzerine uzmanlığı bulunan Güneş, GARP (Global Association of Risk Professionals) tarafından verilen FRM (Financial Risk Management) sertifikasına sahiptir.

Tartışma

Borçlanma Stratejisi, Döviz Kuru Riski ve Portföy Yaklaşımı’ için 6 yanıt

  1. Turizm işletmelerinin finansal risklerden korunma yöntemlerinden faydalanma düzeyi Kazakistan konaklama işletmeleri üzerinden bir araştırma yapacağım. Lütfen hangi kaynakçaları kullansam, turizmle ilişkili olan bir makale yada fikirlerinize ihtiyacım var. Bu arada ben bir yabancı öğrenciyim, Akademik Türkçe’min biraz zayıf olması nedeni ile açıkçası finansla ilgili terimleri anlamak bile bazen zor geliyor. İlginiz için teşekkür ederim.

    Posted by Rufina | Mayıs 26, 2015, 9:10 am

Trackbacks/Pingbacks

  1. Geri bildirim: Pozisyon Yonleri ve Riske olan Etkileri « finansal risk yönetimi - Ocak 31, 2012

  2. Geri bildirim: Pozisyon Yönleri ve Riske olan Etkileri « finansal risk yönetimi - Şubat 1, 2012

  3. Geri bildirim: FED Kararları Şirketleri Nasıl Etkiler? | finansal risk yönetimi - Haziran 27, 2014

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

Tum Yazilarim

%d blogcu bunu beğendi: